1993 yılının çetin geçen bir kış günüydü. Ortalarına geldiğimiz kasım ayında kar yüzünü göstermeye başlamış her tarafı beyaza bürümüştü. Evlerinde sakince karın yağışını izleyip, sobalarında kestane közleyen "asdfgh" ailesinin o gün gelecek olan minik sürprizden haberleri yoktu. Birden gelen zorlayıcı ağrılarla hem mutluluk hem telaşla hastaneye giden aile ilk çocuklarının tatlılığını unutturacak olan Ranu bebek ile tanıştı...
Tam olarak o günü bilmesemde dünyaya gelişinin herkeste ayrı bir mucize yarattığına eminim, benim dünyama da girdiğinden beri mucizeler yaratmaya devam ediyor çünkü. Ve yine eminim ki birisi ile dost olmak hiç bu kadar mikemmel olmamıştır (nazar değmesin der ve popomu kaşırım). Bu yüzden kendimi çok şanslı hissediyorum. Her zaman beni dinleyen, bana destek olan, bazen gerçekleri tokat gibi yüzüme çarpan, nazımı her zaman çeken, yaptığım eşeklikleri bir çırpıda affeden, benimle gülen benimle ağlayan bir dosta daha doğrusu Ranu gibi bir dosta sahip olduğum için çok şanslıyım. Bu yüzden onun doğum gününde en çok ben mutlu oluyorum ve bir o kadar da onu mutlu etmek istiyorum. Bu yazıyı okuyunca 'yaa çok salaksın' diye mesaj atarsa mutlu olmuş demektir. ☺
Dostluğumuzu, kardeşliğimizi daha fazla yazıp dillendirmeden artık doğum gününü kutlamak isterim. İyi ki doğmuşsun Pinokyom, seninle birlikte daha nice güzel yaşlar geçirmek isterim. 30'lu yaşların sendromunda beraber olmak, 40'a geldiğimizde ilk kırışıklıklarımızı seyretmek, 50'ye geldiğimizde botoks yaptırmak falan gibi. Daha nice güzel, acı tatlı ama seninle anılarımız olsun.
Çok seviliyorsun. S.S.V.D.S.O.E.S.A.E.
Yazıp, yayınlamama qeyfiğğ.ss
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder