5 Eylül 2016

SEVGİLİM VAR TAKTİKLERİ

   
   Herkese merhabalar. Bugün sizlerle yine hayatınızı değiştirecek bir konu üzerinde konuşacağız.

   Sevgiliniz olduğunu belli edemiyor musunuz? Bu yüzden erkeklerin size karşı olan tavırlarından sıkıldınız mı? Nasıl söylesem, ayıp olur mu diye düşünüp duruyor musunuz? O zaman bu yazı tam sizlik. Bazı öneriler çok kolay olsa da bazılarının zorluk leveli oldukça yüksek  olacağından uygulamadan önce pratik yapınız. 

   ♥Sizinle plan mı yapmak istiyor, çok ısrarcı mı davranıyor? Meşgul olduğunuzu söyleyin ve buluşmaları kabul etmeyin. Elbet bir yerde canına tak edecek ve neyle meşgulsun kiminle buluşuyorsun gibi sorular yöneltecektir. İşte orada yapıştırın cevabı gitsin. Erkek arkadaşımla buluşacağım kkkk. 

  ♥Eğer sadece telefon üzerinde size yürümeye çalışıyor ya da plan yapmasanız bile okulda, derste, kafelerde sizi buluyorsa konuyu siz sevgili olayına getirmeye çalışın. Onun yanında sürekli telefonunuza bakın, mesajlar atın, mesaj gelince okuyup bıyık altı gülmeler yapın. Hiç olmadı telefonunuza sevgilinizle olan bir kapak fotoğrafı yapın yahu.

   ♥Havadan sudan konuşuyorsunuz ve arkadaş size yürümeye devam mı ediyor? Ondan aldığınız bu negatif enerjiyi onu yere sermek için kullanabilirsiniz. Yaaa senin sevgilin var mıydı sana bizim Merve'yi ayarlayalım diyin ve arkanıza yaslanıp seyredin.

   ♥Dürüstlüğünüzü de konuşturabilirsiniz tabii. Direk ya benim sevgilim var biliyor musun diyin gitsin. Hatta onları bir gün tanıştıracağınızı ve çok iyi anlaşacaklarını öne sürün. 

   ♥Tüm ihtimaller tükendiyse son çare yüzüğe başvurun. Tabi çok önerdiğim bir taktik değil ama oldukça etkili olduğu gerçeğini göz ardı edemeyiz.

   Yazılan tüm yöntemler biraz hayal gücü biraz haylazlık ürünüdür. Kafamda senaryoları yazılmış, oynanmış ve başarı ile sonuçlanmıştır. 

   Hepinize başarılar ve esenlikler. Fighting!!

27 Temmuz 2016

İŞ BULMAK VE BULMAMAK


   Mezuniyet gelip çatmış, kepler atılmıştı. Her ne kadar diplomamı alamasam bile bu dönem artık iş hayatı kapıma dayanmıştı. Bir kurtuluş yolu tam olarak yoktu. Birkaç dersten okulu uzatmak yeterli bir çözüm sayılmamış aile jürisinden onay alınamamıştı. Herkes deli gibi çalışmamı, işe gitmemi, paralar kazanmamı, bu paralarla yat,kat,araba almamı bekliyorlardı. Girdap beni içine çektikçe çekiyor, başımı döndürüyordu. Artık yapacak bir şey yoktu. Eş, dost, akrabalara haber salınmıştı... Bende fazla acı çekmemek için kaderime ufaktan razı olmaya çalışıyorum.

   Madem o kadar çok çalışmam gerekiyordu, tüm aile beni bekliyordu o zaman kendi istediğim bir işte çalışmalıydım. İşte tüm sorun burada başlıyordu. Bir elektrik mühendisi olarak ben ne yapacaktım, nerede çalışacaktım, nasıl bir iş bana daha uygundu... Sonu gelmeyen sorular, sorular, sorular... İş ilanları neemiş diye şöyle bir kariyer.net'e bakmaya başladım. Ohooo neler neler var. Şantiyesine, satışına, pazarlamasına, üretimine, kontrolüne bir ton iş. Aranan kriterlerde de maşallah yok yok. Seyahat engeli olmasın, askerliği olmasın, araba kullansın, her saatte çalışabilsin, tecrübesi olsun, en az 2 dili olsun, makale okuyabilsin, uyumlu olsun, enerjik olsun, takım çalışması da yapsın tek başına da iyi çalışsın, kriz yönetimi yapabilsin, kendine güvensin bla bla bla... Bir kendimi düşündüm, bir kriterleri düşündüm. Mikemmelden bir tık gerisi olan bu kriterler bende var mı diye tekrar düşündüm. Sonra eksik olan şeyler olsa da başvurular yaptım. Çünkü neden yapmayayım. Tazesinden bir mühendis olarak bir tutam deli cesareti ile önüme gelene başvurdum, başvurdum, başvurdum.

   Aradan zaman geçti ama hiç geri dönüş olmadı, kimse beğenmedi, özgeçmişimi bile okumadılar. Özgeçmişim iyi olmasa bile, okunmadan çoğu işe kabul edilmedim. Sanırım tipten kaybettim diye düşünmeye başladım. Bu tatlılığı şirketlerine katmaya cesaretleri yok diye kendime teselli verdim.

   Teselli vermeyip ne yapacaktım ki durum vahimdi. Özgeçmişim bir tık görüntüleme bile almamıştı, içime içime akıttım tüm gözyaşlarımı. Sonra düşündüm zaten bende çalışmaya istekli değildim, aslında bu bana bir armağandı, kabul etseler napcaktım sanki kollarımı açıp holley diye havalara mı zıplayacaktım? Port... Öyle olmayacaktı tabi ben nasıl çalışcağım diye düşünecektim, nerede benim hayallerim diyecektim. Sahiden nerede unutmuştum hayallerimi?

   Benim tüm bu geçen döngüden anladığım eğer iş bulmak istiyorsanız gönülden bulursunuz arkadaş ama eğer istemiyorsanız bulmazsınız. Evet kader ve şans faktörleri ile gerçekleşse bile bazı durumlar, isteğimizle bazen değişebiliyor da sanki durumlar.

   Yeni mezun, mezun adayı, üniversiteli, liseli, iş arayan herkesin gönlüne göre hayırlı işler bulmasını diliyorum. Esen kalın. 


15 Temmuz 2016

7 MADDEDE ERKEK KESMENİN İNCELİKLERİ


   Ben mekanda beğendiğim çocuğu kesemiyorum diyenler, bir baktıktan sonra hep göz göze gelenler, ne kadar uğraşırsam uğraşayım dikkat çekiyorum diyenler... Bu yazımız sizler için. Çaktırmadan usul usul nasıl erkek kesilir, farkedildiğiniz anda nasıl kıvırılır gelin beraber bakalım. 

   Kural 1: Birini gördünüz ama emin değil misiniz sizin tipiniz olup olmadığına? Yapmanız gereken kontrol kesmesi..Olduğunuz mekana komple dik bakışlarla göz gezdirin, unutmayın amacınız mekana göz gezdirmek. Kendinizi buna inandırırsanız olası göz göze gelme durumlarında onu da inandırmış olursunuz. 

   Kural 2: Sandalye de oturuyorsanız rahatınızı ayarlama yoluyla çeşitli ayağa kalkmalı, ileri geri sandalye oynatmalı hareketlerle kesimlere devam edebilirsiniz. Benim sandalyem yok diyorsanız çantanızı genellikle oturmadan önce karşı koltuğa koymanız tavsiye edilir. Böylece ilerleyen zamanlarda olası kesimler için sağa sola bakınmalık bahaneniz elinizde olur.

   Kural 3: Siparişinizi bir kaç dakika geç verme bahanesi ile etrafı hafiften süzebilir, garsonlar etrafta yokken sanki sipariş verecekmiş ama garsonu bulamıyormuş gibi yaparak etrafa bakınmaya yani kesime devam edebilirsiniz.

   Kural 4: Kafamızı kaldırmadığımız mikemmel telefonlarımız ile biriyle konuşarak ya da konuşuyor gibi yaparak kulağımıza dayamak suretiyle etrafa minik gülücükler atarak tatlı tatlı seyre dalabilirsiniz. Sonuçta telefonla konuşuyorsunuz yani nereye baktığınızın ne önemi var aklınız telefonun karşısındaki kişide. Çok fazla da gülmeyin hee sevgilim var imajı yaratabilir. Bunu başka bir yazımızda konuşacağız. 

   Kural 5: Best friend avantajını kullanmak en favorisidir sanırım. Best friendiniz kendini feda ederek sizin yerinize kesim yaparak, kaş göz rengi, kilo, boy, tarz hakkında size detayları jet hızıyla aktarabilir. Tabi bunları boş bakışları ile yapıp çekici yönünü off moduna almalıdır yoksa kan çıkabilir. 

   Kural 6: İyi ama ya göz göze gelirsek hayvan gibi bakarken dediğiniz duyar gibiyim. O zaman yapmanız gereken kendinize şunu sormak ya ben bu çocuğu bir daha nerde göreceğim? Eğer yanıtınız hayır ise cesur davranıp minik bir gülücük atmanızı öneririm fakat kesin görürüm ben bahtsız bedeviyim diyorsanız bakışlarınızı hızla kaçırın ve bir köşeye sinip korkaklığınızdan utanın. Kusura bakmayın kızlar aşkta korkaklığa yer yoktur.ss

   Kural 7: En önemli kuralı sona bırakmışım. Ne olursa olsun kendinize güvenerek kesim işlemine başlayın. Güzel, çekici, sevimli hissetmiyor olabilirsiniz ama bunu karşı tarafa geçirmeyin çünkü siz kendinizi aslında nasıl görürseniz onlarda sizi öyle görür. Kendinize güvenin ve kendinizi sevin.

   Biraz şakalı, biraz komikli bu yazımızın sonunda herkes umarım nasıl kesim yapılacağını az çok anlamış ve kendi tarzıyla birliştirebilmiştir. Güzel haftasonları.♥



   

25 Haziran 2016

MİNİ SÖZLER


   Suçlamak anlamaktan daha kolaydır, anlarsan değişmen gerekir...
                                                                                                                                                       Peyami Safa

   Tüm sosyal ağlarda gezinirken bir sürü söz çıkar karşınıza. Kimisini artık ezberlemişsinizdir, kimisini okuduğunuzda hep yeniden okuyormuşssunuz hissini yaratır ve kimisi okuduktan sonra beyninizde bir şeylerin yer değiştirmesine neden olur. Benim için bu sarsıcı sözlerden biriydi. 

   Bu güzel sözü minik defterime not alıp hemen üzerine düşünmeye başladım tekrar ve tekrar. Tıpkı bir beyin fırtınası gibiydi, gelen çağrışımları not aldım ve tekrar baktığımda ne kadar güzel söylenmiş bir söz olduğunu anladım. Bu alıntıyı tüm defterlerime,  duvarlarıma ve tüm zihinlere yazmak istedim. Tabi biraz bende abartabiliyorum bazen. 

   O zaman şöyle bir geriye yaslanın ve düşünün en son ne zaman birini suçladığınızı, ne için onu suçladığınızı ve bu suçlamanın size bir şey kazandırıp kazandırmadığını. Dürüstçe bakarsanız hoşunuza gitmese bile size iyi gelen yanıtlar bulacaksınız. Zor ya da istemediğimiz durumlarda suçu başkasına yıkmak bir kaçış yoludur. Ne kadar çok suçluyorsanız o kadar kaçıyorsunuz kendinizden demektir. Tabi ki bunlar benim düşüncelerim ve tabi ki bende birilerini suçluyorum. Belki de en çok kendimi...

   Ne kadar da iç sıkan bir yazı oldu moduna girmeye başladım bunun üstüne. Ben Güzin Abla falan değilim ama şunu öğrendim ki kendimi suçlamak hirbir şeyi çözmüyor çünkü ben hala çoğu şeyi çözemiyorum, hayatımı istediğim şekilde yönlendirip duramadığımdan şikayet ediyorum ama bunun için bir şey yapmadığımı da biliyorum. Ben bazı şeyleri değiştirmezsem tüm o suçlamalara kucak açmaya devam edeceğim. 

   Siz düşünün, suçlamak yerine çözüm üretmeyi deneyin. Değişmek zor olsa da kimine göre gereklidir. 

   Her türlü problem ve sıkıntılarınız için yorum yazabilirsin.ss
   Herkese iyi haftasonları. 
   https://www.youtube.com/watch?v=oPv2AIhZxWk

21 Haziran 2016

INTERPAL


   Merhabalar. Bugün sizlere yaklaşık olarak 4-5 ay önce üye olduğum "interpal" sitesinden bahsetmek istiyorum. Ciddi başlayan yazımız komik ve saçma şeylerle son bulacaktır haberiniz ola.

   Ne içindir bu iste diye sorarsanız pek çok şey sayabilirim. Asıl önemli olan nokta amacı sizin belirliyor olmanız bence örneğin; yeni yabancı diller öğrenebilir ya da olan yabancı dillerinizi geliştirebilirsiniz, tatlış mail arkadaşlıkları kurabilirsiniz, ülkenize gelmek isteyen turist arkadaşlarınızla gezi planları yapabilirsiniz ve tabi ki manita ayakları için kullanabilirsiniz ya da kullanılabilirsiniz. Yani tamamen sizin elinizde.

   Benim amacım koreli arkadaş bulma hevesim ve ingilizcemi ilerletmekti. Hesabı açıp çılgın bir fotoğraf yükleyip çalılıkların arasına saklanan masum bir ceylan gibi beklemeye koyuldum. Ne yapacağımı bilmiyor adeta bir hamle bekliyordum. Sonra arama kısmından "south korea" seçip yaş aralığını belirleyip onun bunun profilinde fink atmaya başladım. Daha sonra message sekmem +1 +3 +5 olmaya başladı, heyecanla tıklayıp mesajlara baktığımda hüsranın dibiydi. Mesajların 5'inden 6'sı misafirperverlik ve sevecenlikte 1 numara olan yabancı görünümlü Türk arkadaşlarım. Nasıl şaşkınım anlatamam. Moskov'dan Kazım, Edirne'den Jeremiii, İstanbul'dan Raskolnikov ve daha unuttuğum niceleri.. Onlara aradığım arkadaşlığın onlarda olduğunu anlatmak suretiyle dikenli yollardan ilerleyerek taze otların, yemişlerin olduğu arazilere gelebildim. Birkaç güzel arkadaş bulduğumu itiraf etmeliyim, konuşma açısından da katkısı var bence. Bir sekmede interpal, diğer sekmede tureng sözlük arasında zıplayıp duruyor, kendimi tıpkı burda ifade ettiğim gibi ifade edebilmek istiyordum ama olmuyordu tabi ki. Grammer hataları havada uçuşuyor, yanlış kelime kullanımlarının biri gelip diğeri gidiyordu ama olsundu. Koreli kızlara kdramalar hakkında konuşmak çok tatlıydı. Tabi bazı ismini vermek istemediğim arkadaşlar çeşitli mesajlarımı görüp cevap vermemeler, yok biz kpop, kdrama sevmeyiz demeler, tüm gün online olup üç gün sonra cevap yazmalar yapmadı değiller ama şimdi bunları anlatıp ağzımızın tadını kaçırmak istemem. 

   İlerleyen zamanlarda bitmek bilmeyen yabancı görünümlü Türk arkadaşlarımızı komple Türkiye'yi engellemek suretiyle saf dışı bıraktım. Biraz üzüldüm ama yapacak bir şey yoktu kendi avlarıma odaklanmalıydım. Tabi bunun dışında gelen saçma mesajları de engellemek zorunda kaldım. Blocklamak o kadar kolay ki... Gelen mesajlardan derlediğim komikli, saçma ve manyakça olanları sizlere paylaşmaktan gurur duyarım. Bir kısmını silmiş olduğum için pişmanlık duydum...

    Ben can sıkıntısı çekmioorum yazıp uzaklaşmak istedim...

    Ne çok ortak yönümüz varmış demeden geçemiyorum hala...


    Fotoğrafımda çiçek olduğu için çok yaratıcı bir girişti...

    Konuşmak için üye olduğumuz siteden beklenmeyen hareketler...


   Minik bir şakaydı. :D

   Boş zamanlarımda ya gireyim de iki inglizce akayım diye kullanmaya devam ettiğim interpal sitesinden aktaracaklarım bu kadar. Hepinize mutlu günler dilerim. ♥




1 Mayıs 2016

KORE FİLMİ "BEAUTY INSIDE"



   Çok fazla olmasa bile izlediğim kore filmleri arasından konusu ilginç ve samimi gelen bu filmi anlatmak istedim. Kore dizilerinden alışık olduğumuz bazı olağanüstü durumlardan birini konu alan filmimiz  2015 yılında yayımlanmıştır. Yönetmeni Baek Jong Yeol adında açıkcası hakkında hiçte bilgi sahibi olmadığım birisi. Gugıl amcada okudum ki bu filmi ile en iyi yönetmen ödülünü almış. Tebriklerimizi sunuyoruz burdan.


   Erkek başrolumuz Woo Jin her gün yeni bir yüzle uyanmaktadır. Bir gün çocuk, bir gün yaşlı bir teyze iken başka bir gün yakışıklı bir adam ya da 70'lik bir dede olabilmektedir. Hayat onun için oldukça zor olsa da o bu durumu kabullenmiş ve hayatına buna göre şekil vermiştir. Her gün yeni karşılaşacağı kişiye göre hazırlıkları tamdır. Fakat bu kabullenişi Yi Soo ile karşılaştığında bir isyana dönüşecektir. Karakteri birçok oyuncu canlandırmıştır. İlk sayılabilcekler Park Seo Joon, Lee Jin Wook, Yoo Yeon Seok, Lee Dong Wook, Chun Woo Hee, Lee Boom Soo, Kim Sang Ho, Juri Ueno, Kim Ju Hyeok ve daha niceleri... Tabi benim favorim Park Seo Joon and Yoo Yeon Seok. Yoo Yeon Sook aynı zamanda filmde anlatıcı olarak da yer almıştır. 


   Yi Soo işinde güzünde güzel, alımlı, anlayışlı bir kadındır. Bir mobilya mağazasında çalışmaktadır. Çalışma tarzını gördüğünüzde keşke benimle de böyle ilgilenseler müşteri iken diyeceksiniz. Han Hyo Joo tarafından canlandırılan karakterimiz hakkaten çok güzel.


   Yolları kesişen bu iki karakterimiz için hızlıca başlayan sevgileri kızımınız gerçeği öğrenmesi ile bir sınavdan geçecektir. Filmde gerçek aşkın, sevginin ne olduğuna dair hoş mesajlar var benim fikrimce. Kızımızın sevgisi bu sınavdan geçebilecek mi? İzlediğinizde Göreceksiniz tabi bunu. kıhkıhkıh

   Film bittiğinde kendimi ben olsam ne yapardım diye düşünürken bulur oldum. Elbette ki dış güzellik önemsiz demek biraz şov ama yüreğini sevdiğiniz bir kişi varsa, ruhunuzu anlıyorsa ve sizi sevgisi ile besleyebiliyorsa önemli olan asıl şeyleri yerine getiriyor demek değil midir? Şimdi siz bunu düşünün sonra filmi izleyin. ☺

   Hadi biz kaçtık. ♥

  

MİNİ GİRİŞ


   Herkese merhaba!!
   
   Uzun bir aradan sonra tekrar yazmaya karar verdiğim bir pazar gününden sevgiler. Son yazımız 'Yeni Bir Sen'den bu yana bir yılı aşkın bir zaman olmuş. Bir yıldır neler yaptık diye içinizden soruyorsanız bazen bir arpa boyu yol gidemedim gibi hissediyorum ama bazen büyük dağlar aşmış gibi de hissediyorum. Bunlarla ilgili çeşitli yazılar gelecektir ama şimdilik çok ayrıntı vermeyelim. 

   Önümüzdeki yazılarda yeni kore dizilerimiz, çeşitli mangalı animeli yazılarımız, havadan sudan konuşmalarımız olacaktır. Bu minik spoilerdan heyecanlandınız umarım. 


   Ben son senesine vardığım üniversite hayatıma tez, tasarım projeleri ile devam ederken Ranu adını bile söyleyemediğim odyoloji dersleriyle cebelleşmeye devam ediyor. Derslerin isimlerine göre yakışıklılık listesi oluşturacağımız bir yazımız ileride blogda yerini alacak inş.ss Elbette ki çılgın tez projemden, mezun olmaya yakın delirmecelerden de bahsedeceğim. Beklemede olun!


   Bu kısa yazıyı burda bırakıyor bir şarkı ile iyi haftalar diliyorum. ♥

   Leona Lewis - I Got You