24 Şubat 2014

OKULLA GELEN 10 DEĞİŞİKLİK



   Okul dünyanın en gerekli şeyi gibi görünen ama en gereksiz olan şeylerinden biri sanırım. Tatilim bitmek üzere olduğu için de böyle düşünüyor olabilirim ama bitecek diye bir mutsuzluktan ölmediğim kaldı. Okulun verdiği huzursuzluk, anlayamazsınız... Neyse.ss

   Okulun açılmasıyla beraber hayatımızda değişmeler oluyor. Ben de bakalım neler değişiyor bunu bir listeleyeyim dedim ve çok hatta neredeyse hiç işinize yaramayacak bir 10 madde hazırladım. Tembelliğimizden eser kalmıyor mesela. Kalıyorsa da sonu bütlere çıkıyor bu tembelliğin. Neyse konuyu çok dağıtmadan listeye geçeyim.

  1. Uyku saatlerimiz değişen şeylerin en başında geliyor ve muhtemelen en acısı. Günlük uyku saatimiz 9-10 saatten 5-6 saate düşüyor, sabahlara kadar yapılan dizi-şarkı-türkü-mesaj 
kombinasyonu bozuluyor.

 2. Sayılır mı bilmiyorum ama Eda da değişiyor. Sabah uyandığı andan başlayıp gece 11' kadar söyleniyor. Sonra da uyuyor zaten. Ama tabii ki onu bu haliyle de çok seviyoruz. ♥

 3. Normal zamanlarda aşırı sevdiğimiz şeyler bize batıyor, hayattan zevk alamaz hale geliyoruz. Çevremizdeki insanlar muhtemelen memnuniyete tepki olarak doğduğumuzu düşünüyor. Olsun...

 4. Aynı ortamda olmayıp telefonla haberleştiğimiz arkadaşlarımızla konuşma saatlerimiz azalıyor, azaldıkça mutsuz oluyorsunuz, mutsuz oldukça suçu okula atıp okuldan nefret ediyorsunuz. Bu kadar yoğun ders programına sahip olacak ne vardı?

 5. Okulda yeterince içinizin daraldığı yetmezmiş gibi kafa dağıtmak için konuştuğumuz arkadaşlarımızla yaptığımız muhabbetlerin konusu dersler, aranan stajlar, hazırlanan projeler oluyor. Bunlardan önce yaptığınız boş muhabbetler nasıl evrim geçiriyor belli değil.

 6. Tatilde evden çıkmadığınız için kamyoncu ismet abiye bağladığınız dönemlerden sonra okula ayak uydurmak zor oluyor haliyle. İki üç günde bir taradığınız saçlarınızla her gün uğraşmanız, kız olma çabalarınız bir süre sonra hayattan soğutuyor. Zaten sınav haftaları da ölüye dönmemiz isyanın son noktasını gösteriyor.

 7. Evde elinizin altında bilgisayar olduğu için telefona çok ihtiyaç duymadığımız günlerde bir kere bile telefonu şarj etmeden günü bitirebiliyorken, okulda 3-4 gibi şarjımız bitiyor. Ders dinlemeyip elimizden bırakmadığımız için değil tabii ki, şu akıllı telefonların şarj problemini bir çözemediler projeler hatalı.ss

 8. Evden çıkmadığınız günlerde yüzüne bakmadığınız akbiliniz 3 vasıta değiştirdiğiniz ev-okul arası yolculukta en kıymetliniz oluyor. Hatta biraz daha abartırsak, zor günlerde can yoldaşınız olduğunu söyleyebiliriz sanırım.

 9. Eve döndüğünüz de yorgunluktan ölmek üzere olursunuz genelde. Okulda 3 derse girip gelseniz bile bu böyledir. Okul çünkü adının bile bir ağırlığı var... İçinizden dizi izlemek gelir ama uykunuz ağır basar genelde. Dizilerinizi özlemle anarak "tatilde izlerim yeaa" diye kendinizi avutur, usulca bir köşeye kıvrılırsınız. Belki rüyanızda diziyi görüp avunursunuz, kim bilir.ss

 10. Fikirsel değişiklikler okulun getirdiği en büyü değişiklikler olabilir aslında. Zaman geçtikçe dersler zorlaşır. Bu zorlaşmayla fikirlerinizde ki değişikliklerin büyüklükleri doğru orantılıdır genelde. Bkz: Bütlerde hallederim, seneye veririm. Akademisyen olma hayalim suya düştü zamanında mezun olsam bari, okulu mu bıraksam acaba evlenir mutluluğu bulurum belki...

23 Şubat 2014

HAFTANIN TOP 5 LİSTESİ

    

   Eda'nın okulu açıldığından beri çok fazla konuşamıyoruz onunla. Okula gittiği için günlük konuşma süremiz 10 saatten 8 saate falan düştü... O yüzden bu listeyi oluşturmak biraz zor oldu bu hafta ama biraz ondan biraz benden bir şeyler katarak bu hafta da top 5 listemizi yapalım dedik. 

       5- Roy Kim- Bom Bom

    

    4-Nil Karaibrahimgil- Kanatlarım Var Ruhumda

  3- Kim hyun Joong- Because I'm Stupid



  2- Lee Min Ho- Say Yes

  1- Boys Over Flowers- What Should I Do



     Bu listemiz biraz Kore top 5 listesi gibi olsa da bütün şarkılar birbirinden güzel, neyse ben gidip biraz daha Boys Over Flowers videoları izleyeyim. ♥ Size iyi dinlemeler. :)
   

21 Şubat 2014

KORE DİZİ SERÜVENİ 'Boys Over Flowers'



   Kore dizilerine olan sevgimizden daha önce de bahsetmiştik. İzlemeye başlamışken bari en popülerinden devam edelim dedik ve "Boys Over Flowers" adlı diziyi izlemeye başladık. Yine keşke hiç başlamasaydık dediğimiz bir dizi oldu, çünkü o kadar tatlı ki bittiğinde kocaman bir boşluğa düşüyorsunuz. 

   Dizi Kore'nin en büyük şirketinin sahibinin oğluyla bir kuru temizlemecinin kızının aşkını anlatıyor. Böyle bakınca çok klasik görünse de izlediğinizde ne kadar sevimli olduğunu anlayabilirsiniz. Karşılaşmaları, tanışmaları, arkadaş olmaları.. Neyse spoiler vermeyeceğim kısa kesiyorum o yüzden, böyle yazmak çok zormuş. He bir de meşhur F4 var tabi, zengin çocuğun arkadaş grubu. Okulda herkese korku salsalar da kendi aralarında dünyanın en iyi ilişkilerini kurmuşlardır. 

   Şimdi gelelim dizinin bu kadar tatlı olmasını sağlayan oyuncularına. :) 

GU JUN PYO 

   Bu karakter dizimizin esas oğlanı. Lee Min Ho tarafından canlandırılan bu karakter dünyanın en kendini beğenmiş ama bir o kadar da içten, sıcak, şaşkın bir insanı anlatmaktadır. Etrafa korku salsa da herkes ona hayrandır. Dizinin başında ona uyuz olsanız da Geum Jan Di'ye olan aşkıyla gözünüzde devleşeceğine eminim. :) 

 GEUM JAN Dİ 

   Bu da esas kızımız. Goo Hye Sun tarafından canlandırılmıştır. Şans eseeri Kore'nin en büyük eğitim kurumuna girmeye hak kazanır. Orada tanıştığı F4'le başta işler yolunda gitmese de daha sonra onların vazgeçilmezi olmuştur. Ek olarak sinirinizi bozacak derecede iyi bir kişiliğe sahiptir, bir iyilik meleğidir adeta.. 

 YOON Jİ HOO

    Dizimizin ikinci esas oğlanı. O da soylu bir aileden gelmektedir. Tahmin edebileceğiniz gibi F4'ün bir üyesi. Küçükken geçirdiği kazada ailesini kaybetmesi sonucu biraz içine kapanık. Onu dış dünyaya döndüren Geum Jan Di oluyor, bu da dizide işleri biraz karıştırıyor tabi. Sanata yönelik bir kişi olsa da ailesinden ona tek kalan kişi olan büyükbabasının izinden giderek doktor olmaya karar verir. Kim Hyun Joong beybi tarafından canlandırılmıştır. 

 SO Yİ JUNG 

   Bence dizinin üçüncü esas oğlanı olabilirmiş ama neyse. Grubun en yakışıklısı, nam-ı diğer "casanova"sı. Tabi kazanova olmak kolay değil, zor bir yaşamı olmuş. Kendini çömlekcilikde geliştirip o tarafa yönelerek acılarını hafifletmeye çalışsa da bu durum abisiyle arasına girmiş. Ailesinin parçalanması onu duygusuz yapmış, ya da kendini dışarı öyle göstermiş. Mutlu sonlara inanmıyor, gerçek aşka da. Ama dizide bulmuştur belki de kim bilir. :) Kim Bum tarafından canlandırılmıştır. Ek olarak, Kim Bum Kore'nin en yakışıklı oyuncusu seçilmiş diye duyduk. En güzel gülen de seçilebilirmiş bizce ama neyse.ss

 SONG WOO BİN 
   
   F4'ün ön plana çıkmayan üyesidir. Bir bölümde "Don Juan" olarak tanımlanmıştır. Dövüş konusunda oldukça iyidir. Köklü bir aileden gelmektedir. Geleceği hazırlanmıştır, babasının tahtını devralacaktır. Kim Joon tarafından canlandırılmıştır.


CHU GA EUL 

   Geum Jan Di'nin en yakın arkadaşıdır. Beraber bir lapacıda çalışmaktadırlar. Ruh eşini bulmaya çalışır, gerçek aşka olan inancı da tamdır. Kim So Eun tarafından canlandırılmıştır. Belki sizi de gerçek aşkın varlığına inandırabilir. :) 

   Bence kesinlikle izlemeniz gereken bir dizi. Hayatınıza renk getiren güzel arkadaşlıklar, güzel ilişkiler, annelikle alakası olmayan anneler, ne tam kötü ne tam iyi olamayan insanlar, çekik gözler, güzel yamuk gülüşler görmek isterseniz kesinlikle izlemelisiniz. Kısa süre de olsa sizi mutlu edecektir. :)


16 Şubat 2014

PİJAMA PARTİSİ TADINDA

   

   Hayallerimiz gerçek olduğunda yaşadığımız mutluluk hiçbir şeyde yoktur. Genelde bunu bilir, bunu söyleriz. Doğruymuş o, biz geçen gün test ettik onayladık. Eda ile en büyük hayallerimiz arasında birbirimizde kalmak yer alıyordu ve gerçekten imkansız görünüyordu. Ama mükemmel bir kararlılıkla bütün kozlarımızı oynayarak imkansızı başardık. İzin alma aşamasında bunları yaparken tabii ki ailelerimize hiç duygu sömürüsü yapmadık, çok ayıp öyle şeyler.
   
   Eda sabah bize geldiğinde yeğenimle beraber onu bekliyorduk. Beraber parka gittik güldük eğlendik derken minik misafirimiz bizi bırakıp gitti. Öğrenci evimiz çok olsun isterdik ama olmadı maalesef, ama biz öğrenci evi alışverişimiz içimizde kalmasın diye akşam üşenmeyip markete gidip dünyanın en tatlı alışverişini yaptık. Sonrasında gelip odamıza kurulup dizi izleyip şarkı söyleyip uykumuz gelene kadar güzelce vakit geçirdik. Tek sorun uykumuzun saat 11'de gelmesiydi.
  
    Aslında en büyük korkumuz buluştuğumuzda uyuyakalmamızdı. Bir insan bu kadar uykuya düşkün olabilir. Uyumayınca midesi falan bozulan arkadaşlarımız var resmen, ama kim olduğunu tabii ki söylemeyeceğim. Ama biz zoru başardık ve uyumadık. Şu hayatta elde ettiğimiz başarıların en büyüklerinden biri bu olabilir bence, neyse. Peki uyumayıp ne yaptık, uyumadığımıza değdi mi biraz bundan bahsedeyim.
   
   Öncelikle tabu oynadık. İki kişi tabu oynamak çok zor bence denemeyin aranız bozulabilir, biz ucundan döndük. Neyse ki hiçbirimiz çirkef değiliz... Daha sonra Eda'nın mükemmel fikri blog yazmaktı. Ama uykumuz geldiği için nasıl üşendik belli değil. Sonuç olarak yazamadık. Tam muhabbetimizin bittiğini düşündüğüm bir anda Eda hadi şarkı açalım dedi ne kadar sevmediğim şarkı varsa hepsini açıp kendi eğlenip beni de saçma bir muhabbetin içine attı. Bu da aslında sevmediği şarkıları arkadaşınızla dinlemek için hınzırca bir taktik olabilir, uykum olduğu için çok anlamamışım ama neyse.ss Bir süre sonra uykumuz açıldı ve şiir okuyalım dedik, şiir dünyanın en güzel şeyi çünkü. Ama olmadı okuyamadık kader ağlarını örmüştü, aklımız Osmanlı Devleti'ne gitti birden. Derken kendimizi tarih hakkında konuşur internetten onları araştırırken bulduk. Sonrasında da gözümüzdeki koni hücrelerinden ve izafiyet teorisinden bahsedince anladık ki beraber yaşasak dünyayı kurtarabilirmişiz..
   
    Yatakta yapılan muhabbetler her zaman daha tatlı olur düşüncesiyle ve saatin de 3 olması sebebiyle ışığı kapatıp yataklarımıza geçtik. 2-3 bölüm dizi izledikten sonra aşırı eğlenceli muhabbetimize başlamış olduk ama, şu an sadece bir kısmını hatırlıyorum. Eda arada uyuduğumu iddia ediyor ama külliyen yalan... Ona bak şimdi "3 saniye içinde uyuyacağım" demeden asla uyumazdım ve uyumadım da. Onun uyumasının da benden sonra 1-2 saniye sürdüğünü düşünüyorum, çünkü bensizliğe hiç dayanamaz. :P 
 
   Sonra hiç istemesek de sabah oldu ve zaman hiç geçmediği kadar hızlı geçerek ayrılma vakti geldi. Böyle güzel vakit geçirdikten sonra 2-3 gün bir boşluğa düşüyorsunuz ama, unutulmaz mükemmel hiçbir şeye değişemeyeceğiniz anılarınız oluyor. Umarım siz de en sevdiğinizle böyle güzel vakit geçirme fırsatı yakalarsınız. :)
  
    P.S. Eda'nın aldığı albümü dinleyerek blog yazmak paha biçilemez. 

15 Şubat 2014

SEVGİLİLER GÜNÜMÜZ NASIL GEÇTİ?


 
   Rüya bir geceydi. Evde başbaşaydık. Kendi yaptığı yemeklerle ağırladı beni... Çok kibardı, hiçbir iş yaptırmadı bana. Kendimi evimde hissetmem için pijamalar verdi bana. Daha sonra elleriyle yaptığı böreklerden yedirdi yarım tepsi. Çok lezzetliydi belli ki sevgisini katmıştı içine. Börek sevmemle alakası yok. 
   
   Ablasının çocuğunu getirdi bir ara parka gittik, gerçek bir çift olmanın tadına vardık. Parkta onunla birlikte yeğenini oynatmak çok eğlenceliydi. Salıncağa binmemi istedi ama beni sallamadı ben kendim sallanabiliyorum çünkü.  Eve döndükten sonra yeğenini sallayıp uyuttuk. Uyanınca ablasına teslim ettik. 
   
   Birlikte bir şeyler izleyelim dedik. Marketten ufak bir alışveriş yaptık. İçeceklerimizi hazırladık, yatağımıza oturduk. Romantik bir dizi açtık. İlginçtir ki dizideki çiftimizde romantik bir tatile çıkmışlardı.
   
   Sonrasında şarkı dinledik, onun saçlarını yaptım, birbirimize şiirler okuduk. Cemal Süreyya gerçekten ruhumuza dokundu. Gecenin geri kalanında yatağımıza girip sabaha kadar sohbet ettik. 5'e doğru uyumuşuz huzurla. 
   
   Sabah kalktığımda mis kokular geliyordu, ben uyanmadan kahvaltıyı hazırlamıştı bile. Kalkıp mutfağa gittim, yumurtam tam istediğim gibiydi, patateslerde çıtır çıtırdı. Nasıl bu kadar yetenekliydi yemek konusunda anlamıyordum sanki annesi gizlice hazırlamış gibiydi.
   
   Kahvaltımızı yaptıktan sonra bir süre daha takıldık. Tabi eve gitme saati yaklaştıkça bir hüzün çöküyordu. Bu ilk birlikte kalışımızdı 6 yıllık arkadaşlığımızda. Sevgililer gününü birlikte şapşik gibi geçirmek oldukça komik karşılandı ailemiz tarafından. Aslında özellikle ayarlamadık ama bu güne denk geldi. :D Bizde bokunu çıkardık sonrasında. 

   Sevgiliniz yokken arkadaşlarınızla eğlenebileceğiniz çok tatlı, komik sevgililer günleri dilerim. Tatlı gecemizin asıl eğlenceli kısımlarını belki daha sonra yazarız. :)

HAFTANIN TOP 5 LİSTESİ


   Bir hafta bitmiş yeni liste zamanı gelmiş. Bu hafta ki listemize Ranu çok sevdiği için Einstein kafalı çocuğu koymayacağım her ne kadar tatlı olsa bile. Geçen fark ettim ki çok da ortak şarkı sevmiyormuşuz. Aslında seviyoruz gibi de aslında. Neyse listeye başlayalım.

5- Yalın- Aşkta Telafi Olmaz



4- Rihanna- Umbrella



3- Shakira- Can't Remember to Fotget You ft. Rihanna



2- Duman- Seni Kendime Sakladım



1- Kim Hyun Joong- Gwiyomi


   Gwiyomi'yi Kim Hyuncuğum söylemese de tam olarak çok yakışmış ona söylemek. ♥ Dinlerken hoşunuza gitmesi temennisiyle. :)


11 Şubat 2014

USİS GECESİ


   Yıldızlıların okulu kazanır kazanmaz okul hakkında duydukları ilk şeydir usis sistemi. İlk önce abartıyorlar herhalde deseniz de gerçekle yüzleşmeniz en fazla bir hazırlık yılı kadar geç olacaktır. Bende olduğu gibi..

   İlk usis gecem dün gibi aklımda. Sayfa açıldı, engeli kaldırıldı, saçma sapan şifre kağıttan bakılarak girildi, güvenlik kodu yazıldı ve saat 00:00 beklenmeye başlandı. Saat geldi giriş yapmak için tıkladım ve girmedi. Sonra f5 tuşu ile bütünleşmeye başlıyorsun. Bir ders alıyorum sanarken pıt atılıyorsun sistemden. Tekrar deniyorsun, sonra tekrar, sonra tekrar. İlkinde dersleri almam baya uzun sürmüştü bu şekilde. Kontenjan dolduğu için almadığım dersleri sabah almıştım ancak çünkü tatlı bölümüm 130 kişilik döneme 60 kişilik kontenjan vermekte çok ısrar ediyor. :) İkinci dönemde böyle sancılı olduktan sonra üçüncü de sistemde yapılan bazı değişikliklerden sonra 1 saat içinde tüm derslerimi alabildim. Bugün de aynı performansı bekliyorum kendimden ve benle birlikte giren 5 arkadaşımdan. Tek başıma 1 saatte alamam tabi ki. :)

   Gözünüzde olayı daha iyi canlandırabilmeniz adına çeşitli videolar ile yazıma son veriyorum. Usis gecelerimiz eziyet olmasın artık. :)




Raj tam bir canım ♥

9 Şubat 2014

HAFTANIN TOP 5 LİSTESİ


   'Müzik ruhun gıdası' derler. Bizde onsuz yaşayamıyoruz. Bunun üzerine düşündük hafta içinde 984356 kere dinlediğimiz şarkılardan oluşan bir top 5 listesi yapalım dedik. Biraz benden biraz Ranu'dan ortaya karışık olsun. :)

   5- Paolo Nutini- Candy


   4- Passenger- Let Her Go


   
   3- Milky Chance- Stolen Dance


   2- Pharrell Williams- Happy



   1- Ed Sheeran- Kiss me


   Ranu sokaklarda gezerken bu listeyi hazırlamak çok zor oldu açıkçası. Gezdiği yetmiyor gibi şarjının biteceğini iddia ederek internetini falan kapattığını söylemek bile istemiyorum. Yanındakilerle umarım mutludur, Ben evde tek başıma çayımı içip bu yazıyı yazarken çok mutluyum çünkü. Ranu ile dinlediğimiz şarkılarla hüzünlenmiyorum ki.. 
   
   Listemiz çok tatlı umarım siz de beğenirsiniz. Gidip 15 kere daha dinleyeyim. :)




8 Şubat 2014

ÇILGIN MOBİL OYUN 'FUN RUN'



   Dirtybit Firması tarafında üretilen online, çok oyunculu bir mobil oyun. Oyunu Googleplay, App Store ve Kindle Fire üzerinden indirebilirsiniz. Oyun hakkında bu kadar genel bilgi yeter. :D
   
   En fazla 4 kişi oynayabildiğiniz oyun arkadaşlarınızla oynamak için birebir (belli bir süre sonra kendinizi onlarla sidik yarıştırırken bulacaksınız). Yan yanayken ya da evinizde otururken oyuna internet yardımıyla pıt diye dahil olabilirsiniz. Oynadığınız kişilere arkadaşlık isteği yollayıp istediğiniz kişilerle oynayadabilirsiniz. 
   
   Çizgi filmdeki gibi karakterlere sahip olup onları çeşitli şekillerde giydirme şansınız var.  Kaytan bıyıklar takabilir ya da kafanıza bal kabağı geçirebilirsiniz. Tabi bunlar için para gerekiyor, onu da oyunlarda ki derecenize göre kazanıyorsunuz. 
   
   Yarıştığınız yer de her zaman aynı olmuyor değişik yerler mevcut. Kimisinde hızlandıran alanlar varken kimisinde şekerlere yapışabiliyorsunuz.
   
   Oyunda diğerlerini en çok öldüren kişi kazanır. Onları kesebilir, üstlerine  şimşekler atabilir, mıknatıs yardımıyla öndeyken geri çekebilirsiniz. Bunların hepsi yarışta ki soru işaretlerinden size çıkacak sürprizlere bağlı. 
   
   Oyunda değişik olarak 'rating' olayı var. Yarış kazandıkça artıyor tabi kaybettikçe azalıyor ve eksilere düşüyor. Eksilere inince ne oluyor bilmiyorum ama yakında öğreneceğim çünkü çok az kaldı. :)
   
   Çok çeşitli insanlarla oynarken aynı zamanda sohbet imkanınız da olacak. Kendi gözlerime dayanarak söyleyebilirim ki Arap arkadaşlarımız sohbet yapmaya çok meraklı oyuna seni çağırıp, anlamadığın halde bir sürü yazıp kendilerince konuşmayı çok seviyorlar. Israrlarınızla oyunu başlatmasını sağlayabilirseniz oyunun yarısında çıkıp gitmekten hoşlandıklarını söyleyebilirim. 
    
   Oyunda ki bizim için köyü şey Türkçe desteği bulunmamaktadır.
   
   Minik ipuçları vermek gerekirse bıçakla kendinizi kesmemek adına bıçak aldığınızda oyuncuların başlarında hareket eden oka göre hareket edin derim. Yoksa çok fazla birincilikler kaybedebilirsiniz.ss Mıknatısı da diğerleri zıplarken kullanmanız onları çok daha gerilere atar. Diğer şeyleri de oynadıkça öğrenin canım. :)



   Oyunun yayınlanan eğlenceli tanıtımlarından biriyle yazıma son veriyorum.
Çılgınca oynayıp, eğlenirsiniz umarım. :)


7 Şubat 2014

İZİN İSTEMENİN PÜF NOKTALARI


   Her genç kız ailesinden bir şeyler için izin koparmayı denemiştir. Kimi zaman başarılı olurken kimi zaman hüsranla bitebilir. Eğer sizde benim gibi hayatta izin vermez gözüyle bakıyorsanız çeşitli önerilerimize kulak vermenizi isterim. 

   Öncelikle pozitif biri olarak gün içinde bu konuda izin alacağınıza inanmanız gerekiyor. Daha sonra kendinizi şarkılarla beslemelisiniz. Bu şekilde mutluluğunuz artacak, yüzünüze yansıyacak ve kimse size hayır diyemeyecek. Şarkı olarak önerim 'happy' . (çok tatlı bir şarkı)


   Gün içerisinde onlara yardım edin. mümkün oldukça sinirlendirmeyin ama çok göze de batmasın bu durum yoksa bir çıkarınız olduğunu anlarlar ve izin işi kafadan yatar.

   İzin istediğiniz zaman size yöneltebilecekleri soruları düşünün ve bunlara onların kabul edecekleri mantıklı cevaplar hazırlayın. Fakat sorular size sorulduğunda pat diye hazırcevaplık yapmayın.

Sizi çok seven, size kıyamayan kişiler varsa (babaanne, dede gibi) onları kullanın. İsteklerinizi onların yanında sunmaya özen gösterin ya da onlarla önceden anlaşıp onları konuşturun.  Onlar konuşurken masum kediler gibi bakış atabilirsiniz.
 Size kıyamayacak kişilerden olduğundan emin olun. Yoksa planınız birden bire suya düşüp, bir hayale dönüşebilir.
   


   Eğer bu şekilde kullanacak kimse yoksa güzel bir çay demleyip olaya giriş yapmak için salonun orta yerine koyun. Çaylar yudumlanırken tatlı gözükmeye çalışın, gülücükler saçın. 

   Komiklikler yapmaya çalışın ya da sevdiği bir film,dizi,şarkı,türkü bulun. Tam suratında tebessümü gördüğünüz an soruyu patlatın gitsin. Sorduktan sonra kedi bakışlarınızı takınıp cevabı bekleyin. 

   İşte aradığınız cevap iki dudağın arasında çıkıp kulak kepçenize doğru yola çıktı bile. İzin sayesinde bol bol eğlenirsiniz umarım. :)

Not: %100 işe yarar garantisi yoktur.


10 ADIM İLE BOĞA BURCU ERKEĞİ


   Burçlar günümüzden uzun zaman önce ortaya atılmış astroloji biliminden ortaya çıkmıştır. Kimisine göre dünyada 12 çeşit insan olması bir saçmalıktır, kimisine göre ise her haliyle doğrudur. Bence 12 çeşit insan demek de körü körüne inanmak da biraz mantıksız. Ama gerçeklik payını da göz ardı edemeyiz. Doğduğumuz ay karakterimizde ki belli başlı özellikleri etkilemektedir ama her yazılanın doğru olduğunu söyleyemem.
   Çevremdeki tanıdığım kişilere ve okuduklarıma göre kısa burç tahlilleri yapayım dedim. Bu yazının talihlisi boğa burcu erkeği. Kadın ve erkeği ayrı yazmak istedim çünkü birebir aynı olmadıklarını düşünüyorum. (bir de çok fazla kız tanıdığım yok atıp tutmak istemiyorum.ss) 


21 Nisan-21 Mayıs
  • Boğa burcu erkekleri aşk hayatlarında çok duyarlı ve fedakardır. Evlenilecek erkek durumundadır. Çocukları ile iyi anlaşır, eşlerine oldukça sadıktır. 
  • Eşlerine karşı romantiklerdir, küçük hediyeler almaktan ve sürpriz yapmaktan hoşlanırlar.
  • Gerçek aşkı bulduklarında onlar için yapmayacakları bir şey yoktur. ♥
  • Arkadaşlıklarında güvenilir kişi durumundadır, iyi sır tutabilirler. Cömert kişiliklerini her zaman gösterirler ve her konuda yardımcı olmaya çalışır dostlarına.
  • Toprak tabiatlı olduklarından sakin görünürler fakat tersi çok pis olan kişilerdir. Onları kızdırmak istemezsiniz.
  • İnatçı kişilikleri onları kızdırdığınızda ya da inandığı bir konuda laf ettiğinizde başınıza bela olabilir.
  • Lükse düşkün olarak anılırlar fakat bu onların boş yere para harcayan kişiler olduğunu düşündürmesin. Durumlarına göre kendi lükslerini yaratırlar.
  • Bir şeyi yapmak için karar verdiklerinde kolay kolay vazgeçmezler, maymun iştahlı değillerdir. Temkinli bir şekilde hedeflerine doğru ilerlerler.
  • Ortamlarda çok fazla girişken değillerdir, onların tatlı yüzünü tanıdıkça görebilirsiniz.
  • Okuduklarıma göre iyi bir mimar, ressam, heykeltıraş ya da mühendis olabilirler.
   Yanlışlarımız varsa affola. Okuduğunuzda kendinizi tanıdığınız boğa burçları ile karşılaştırırken bulmanız dileğiyle. :)

   

6 Şubat 2014

BULUT BİLİŞİMİN OYUN PARÇASI



   Hakkında aslında çok bilgim olduğunu söylemem ama kullanırken sevdiğim bulut olayını biraz anlatmak istedim. Tabi bunun için çılgınca araştırmalar yaptım önce.

   Bulut bilişim size ait tüm cihazların (Bilgisayar, Laptop, Tablet, Akıllı Telefon, Smart TV, Konsol vs.) verilerinin birbirine otomatik olarak eşitlenmesi diyebiliriz. Ayrıca dosyalarınızı saklayıp, istediğiniz an oturum açarak erişmek de mümkündür. Ben oyun sektöründe ki bulut uygulamaları ile ilgileniyorum.

 Bulut ve oyun diyince akla gelen 3 isim Steam, Origin ve Uplay'dir. Onlar hakkında da kısa bilgi verelim. 



   Steam; diğerlerine göre daha kapsamlıdır. Valve'in sahibi olduğu, her türlü oyun ve geliştiriciyi destekleyen bir platformdur. En kullanışlı olanı budur. 
   Origin; EA oyunlarının bulunduğu, biraz daha dandik bir platform. Fakat EA Games dijital kopya oyun alırsan yüklemek zorundasın.
   Uplay kullanmıyorum ama diğerlerine göre daha basit ve kolay bir yapısı var. Kapsadığı oyunlar bildiğim kadarıyla Ubisoft oyunları ile sınırlı.

Bunların avantajlarına bakarsak eğer;
  • Oyunları ve oyun kayıtlarını dijital olarak sakladığı için her an erişebiliyoruz.
  • Oyunların dijital kopyaları olduğu için fiyatları daha düşük oluyor.
  • Pek çok destek veren ve oyun paketi satan site mevcut olduğu için tek oyun fiyatına birden fazla oyun alabiliyoruz. (humblebundle en bilinen örneğidir bunun. Ayrıca Amazon, G2Play, Green Man Gaming de kullanıyorum zaman zaman.)
  • Arkadaşlarımızın neler yaptığını, neler kazandığını görebiliyoruz aynı zamanda sohbet edebiliyoruz.
  • Oyun içerisinde ekran görüntüsü, video kaydedip anlık olarak paylaşabiliyoruz.
  • İçerisindeki topluluklarla oyun hakkında ipucu, eklenti,yorum alabiliyorsunuz.
  • Verilerimize farklı yerlerden ulaşabiliyoruz (laptop,tablet ya da telefon).
  • Tabletimizde yarım kalan oyunumuza kaldığımız yerden, bilgisayarımızda devam edebiliyoruz.
  • Bilgisayar arızası gibi durumlarda veri kaybımız olmaz. Başka bir bilgisayardan oturum açıp hesabımızı kullanmaya devam edebiliyoruz.

Dezavantajları ise;
  • Kütüphane gibi fiziksel bir arşiv yapamıyoruz.
  • Çok ucuz bir şey olmaz gibi düşünüp daha çok para harcayabiliyoruz.
  • Paket oyun aldığınızda oynamadığımız onlarca oyunumuz olabiliyor.
  • Sanırım bence en kötüsü de internet erişiminiz yokken kullanamamamız.

   Çok kullanışlı ve pratik olan bulut bilişim adeta gelişen teknolojinin bize bir hediyesi. Denemenizi tavsiye eder, oyun oynamaya giderim :)


5 Şubat 2014

KIŞI SEVEMİYORUM ÇÜNKÜ...



  Kış mevsimi benim için tam bir eziyet oluyor sanırım çoğu zaman. O yüzden sevmiyorum diyorum ama sevdiğim yönleri de var tabi çok az da olsa. Neden sevmediğimi düşünmeye başladım aklıma gelenleri sıraladım.

   -Soğuk en büyük sorunum sanırım. Yazın bile elim ayağım ancak ısınıyorken kışın dışarıda ısınmış olmak benim için tam bir hayal. Çift çoraplar, hırkalar, pantolon altına giyilen taytlar falan derken lahana olan Eda kış mevsimini sevemiyor.
   -İstanbul'da kış ise trafiğin beş kat artması demek oluyor ki normalde bile çekilmezken yollara katlanmak çok zor oluyor. Benim için okula gitmek 1 saat iken bu 2'ye 3'e çıkabiliyor.
   -Toplu taşıma araçlarını kullanırken duraklarda soğukta beklediğimiz yetmiyormuş gibi oturduğumuz bankların götümüzü dondurması ya da depodan gelen tramvayların koltuklarının buz gibi olması sevmemem için başka bir neden.
   -Minibüs kullanıyorsanız çok yoğun saatlerde yazın kapıda salına salına gitmek sizin için bir zevkken kışın boynunuzun tutulması için birebir oluyor.
   -Kar erirken pantolonunuzun paçalarının yarıya kadar ıslanması çamur olması da en sevdiklerimden.
   -Ellerinizin sertleşmesi, dudaklarınızın çatlaması engel olamadığınız tatlı olaylardan biridir. (her an kremliyorsanız engel olabilirsiniz tabi)
   
   Geneline bakınca çok üşümem nedeniyle sevemiyorum kışı. Ama kar yağınca, güzelde tutunca üstünde debelenmek sonrasında sobada pişirdiğimiz kestaneleri yemek gayet güzel oluyor. :) 
  Onun dışında büyüklerimizin dediği 'yağsın yağsın mikroplar kırılır evladım'
söylemi de doğruysa kış bu açıdan da iyi bir şey diyebiliriz. Sevmediğin bir dersi ekmek için de iyi bir bahane. Tabi birde çalışmadığın sınavın iptal olması için bir umut kaynağı.

   Az üşüdüğünüz, güzel günler hepimize. ♥
   


3 Şubat 2014

YABANCI DİZİ SERÜVENİ 'The Big Bang Theory'



   
   Biraz sıkıcı oluyor aslında böyle yazarken sanki ama sevdiğim dizileri paylaşmayı seviyorum. Bugünün dizisi de TBBT olsun. Yakın zamanda başladığım ama çılgın bir hız ile izlediğim 2007 yapımı, Amerikan durum komedisi. Şu anda 7. sezonu ile devam etmekte, biteceğine dair de pek bir şey duymadım. Yaratıcıları Chuck Lorre ve Bill Prady'dir. Çok iyi tanıyorum ikisini de yeaa bu işte bir harikalar. 
   İki inek arkadaşın, sosyal bir kızla komşu olmaları ile başlayan ilginç olayları anlatmaktadır. Her bölüm ortalama 20 dk. HIMYM gibi kısa, öz ve komik bölümler. Başlarken biraz tereddüt etmiştim. Bilimsel konuların çok fazla geçebileceğini düşünmüştüm ama onları bir süre sonra anlıyor gibi oldum ya da o kısımlarda alt yazıları okumuyor olabilirim. :)
   Oyunculara şöyle bir göz atmak istersek sanırım favorim ile başlayabiliriz.


Sheldon Lee Cooper
   Gerçek adı Jim Parsons olan oyuncu  Texas doğumlu, Kaliforniya üniversitesinde teorik fizikçi bir karakteri canlandırmaktadır. 'Bazinga' lafı tam bir canımdır. İnsanları şakaladıktan sonra kullanmaktadır. İlginç takıntıları ve alışkanlıkları vardır. Leonard'ı nerdeyse bir köle gibi kullanıyor bence. Ama çok da sevimli. :)


Leonard Leakey Hofstadter
   Johnny Galecki tarafından canlandırılmaktadır. Sheldon ile aynı evi paylaşmakta ve aynı üniversitede deneysel fizikçi olarak çalışmaktadır. Penny'e karşı malum duyguları vardır, tam bir saf aşık modundadır. Laktoza karşı duyarılılığı çokça duyacağımız bir şeydir. O küçük boyuna rağmen oldukça cesaretli davranışları vardır. 


Penny
   Soyadı dizide geçtiyse de hatırlamıyorum. Canlandıran kişi Kaley Cuoco'dur.
Oyuncu olmayı çok istese de garsonluk yapmaktadır. Çapkınlıkları saymakla bitmez. Leonard ile belki durulup yoluna devam edebilir, kısmet yani. Bla bla dergisinde en seksi 100 kadın arasına girmiştir(belki diziye başlatır bu bilgi sizi).


Howard Wolowitz 
   Simon Helberg tarafından canlandırılan karakter makine mühendisidir. İçlerinde tek profesör unvanı olmayan kişidir. Karı kız düşkünü bir şekilde dolaşıp birçok numara denese de bu onu sadece itici yapmaktadır. Annesi ile yaşaması onun için -10 puandır. Raj ile aralarında ilginç bir bağ vardır.


Rajesh Ramayan Koothrappali
   Kunal Nayyar tarafından canlandırılmaktadır. Hindistan'dan gelmiş bir astrofizikçidir. Kadınlarla konuşma ile ilgili bir problemi vardır, o halleri insanda bir sempati uyandırmaktadır. Renkli çok boktan bir giyiniş tarzı vardır. Howard ile kız tavlamada tam bir fiyaskolar. :)


   Bu 4 ineği hayatınızda ki kişilerle bir yerden bağdaştırmanız pek zor olmayacak. Biz çok çabuk sevdik yani özellikle Raj♥Sheldon. :D

   Diziye zamanla yeni oyuncularda girecek ama onlardan bahsedersek spoiler vermiş olurum ama kadro resimde ki hale geliyor. 


   Umarım çok fazla yanlışım yoktur. İzleyip bol bol gülmeniz dileğiyle. :)

1 Şubat 2014

BİR DAHA GÖRÜR MÜYÜZ Kİ?


   Her insanın hayata dair beklentileri vardır ve elbette bunları gerçekleştirmek için çeşitle hayat felsefeleri de vardır. Kimisi 'carpe diem' der hayatını oluruna bırakır, kimisi 'koy götüne rahvan gitsin' der iyice akışına bırakır, kimisinin hiç umudu yoktur 'bitse de gitsek' der, kimisi de çok nettir 'para var huzur var' der. Bazıları da vardır yaşadıkları mallıkları ört bas etmek için hayat felsefesi uydurur kendine. Bkz: Amaaaan bir daha nerede karşılaşacağız yhaa.ss 
   Tabi ki bu felsefe M.Ö. yıllara dayanmıyor. Bundan 3-5 yıl önce biz yaptık oldu bu felsefeyi. Valla şimdi düşünüyoruz da çok da güzel yapmışız yani herkes bunu benimsese var ya ortalık şen şakrak bir dünya olur. İnsanlar tramvayda somurtup oyun oynamak yerine gülümser falan. Biz de düşündük bu şekilde insanları gülümsettiğimiz (belki korkmuşlardır.ss) bir kaç anımızı paylaşalım dedik.
   -Bu felsefeye sahip kişiler olur olmadık toplu taşıma araçlarında ya da kalabalık ortamlarda ağızlarını gözlerini acayip şekillere sokarak kendileri için komik, etrafındakiler için gerizekalı bir halde fotoğraf çekilebilirler.
   -Bir daha görmem mantığıyla üstünüzde yaka kartı varken kesişebilirsiniz çünkü o kişi sizi yaka kartınızdaki adınızdan bulamaz ki.
   -Mesela bir gün yüzük deniyorken yüzüğü parçalayıp hiçbir şey olmamış gibi oradan ayrılıp bir daha onları nereden göreceğiz yeaa diyebilirsiniz.
   -Bir dükkanda alışveriş yapıp çılgın matematik bilgisini kullanıp para vermek istemeyen arkadaşınızı aman yeaa nerede göreceğiz başka diye teselli edebilirsiniz. Hangimizin o arkadaş olduğu bir sır olacak..
   -Metroda güç bela ayakta dururken daha çok yolcu binmesi ile birlikte 'metroda tüm oksijeni tükettiler' diye çığlık atabilirsiniz, çünkü oradakiler sizi daha görmeyecektir. :)
   -Çok da kalabalık olmayan bir kafede tabu sırası beklerken tabunuzun başka bir masaya gittiğini görürken 'yaaa biz istemiştik tabuyu' diye, Sabri'nin Allah demesi gibi masadan fırlayabilirsiniz.
   -Yolda yürürken tam gideceğiniz yere vardığınızda yolda sizi tersleyen sumocu kızlara salak salak cevaplar verip dayak yemekten son anda kurtulursunuz. Çünkü hayat felsefeniz rahat olmayı gerektirir.
   -Okuldan mezun olunca, okula bile binde bir gelen yüzünü az gördüğünüz birini yıllarca eklemeyip daha sonra arkadaşınızla peş peşe sanaldan ekleyip 'bir daha nereden görüşeceğiz' dersiniz. Fakat kaderin ağlarını ördüğünü hesaba katmamış olabilir ertesi gün okulu ziyaret ettiğinizde onunla karşılaşabilirsiniz.
   Tabi her felsefenin açıkları olabilir bu o felsefenin güzelliğini ortaya koyar diye saçmalar buralardan gideriz. 
   
   P.S. Bu da beraber olan ilk yazımızdı, yazarken biz çok çok eğlendik. Okurken sizde en az bizim kadar eğlenirsiniz. Yine döktürdük hoff.ss  Ranu♥Eda