5 Şubat 2014

KIŞI SEVEMİYORUM ÇÜNKÜ...



  Kış mevsimi benim için tam bir eziyet oluyor sanırım çoğu zaman. O yüzden sevmiyorum diyorum ama sevdiğim yönleri de var tabi çok az da olsa. Neden sevmediğimi düşünmeye başladım aklıma gelenleri sıraladım.

   -Soğuk en büyük sorunum sanırım. Yazın bile elim ayağım ancak ısınıyorken kışın dışarıda ısınmış olmak benim için tam bir hayal. Çift çoraplar, hırkalar, pantolon altına giyilen taytlar falan derken lahana olan Eda kış mevsimini sevemiyor.
   -İstanbul'da kış ise trafiğin beş kat artması demek oluyor ki normalde bile çekilmezken yollara katlanmak çok zor oluyor. Benim için okula gitmek 1 saat iken bu 2'ye 3'e çıkabiliyor.
   -Toplu taşıma araçlarını kullanırken duraklarda soğukta beklediğimiz yetmiyormuş gibi oturduğumuz bankların götümüzü dondurması ya da depodan gelen tramvayların koltuklarının buz gibi olması sevmemem için başka bir neden.
   -Minibüs kullanıyorsanız çok yoğun saatlerde yazın kapıda salına salına gitmek sizin için bir zevkken kışın boynunuzun tutulması için birebir oluyor.
   -Kar erirken pantolonunuzun paçalarının yarıya kadar ıslanması çamur olması da en sevdiklerimden.
   -Ellerinizin sertleşmesi, dudaklarınızın çatlaması engel olamadığınız tatlı olaylardan biridir. (her an kremliyorsanız engel olabilirsiniz tabi)
   
   Geneline bakınca çok üşümem nedeniyle sevemiyorum kışı. Ama kar yağınca, güzelde tutunca üstünde debelenmek sonrasında sobada pişirdiğimiz kestaneleri yemek gayet güzel oluyor. :) 
  Onun dışında büyüklerimizin dediği 'yağsın yağsın mikroplar kırılır evladım'
söylemi de doğruysa kış bu açıdan da iyi bir şey diyebiliriz. Sevmediğin bir dersi ekmek için de iyi bir bahane. Tabi birde çalışmadığın sınavın iptal olması için bir umut kaynağı.

   Az üşüdüğünüz, güzel günler hepimize. ♥
   


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder